22 Ağustos 2011 Pazartesi

Gölyazı! Bu göl kimi düşündürmez ki?.

 Ve gün ağarır arkasından balıkçılar o sabahı delen motor sesleri ile yola koyulurlar. Amaç mı? sadece kilosu 4 T'L'ye satılan İsrail sazanı için...

çok ilginç bir hali ardır bu garip köyün. Bursa'ya çok yakındır ama bir o kadar da uzak insan şu doğada hem günesin doğuşunu izler hemde batışını. Lakin fotoğrafçılardan başka kimse gelmez. Neden mi? Çünkü kalacak bir yer yok.

Köy sadece balıkçılıkla geçimini sağlar o balıklarda sadece  Bursa'da satılır.
Günün  birinde buraya yolunuz düşerse ya sabahı bekleyin yada günün batımını. İnsan o güzel ışık hüzmelerine bakıpta geçmişini ve bir o kadar da geleceğini düşünmeden edemiyor. Bir gariplik geliyor üstüne . sakin sessiz ve sadece öğlen 11.00'de gerçekleşen balık mezatının ardından bir gariplik ve bir sessizlik daha












18 Ağustos 2011 Perşembe

Deniz olmasa da Denizli demişler...



Evet deniz olmasa da Denizli demişler! belki zamanında, bundan yüzyıllar evellin de deniz kenarında idi?
Eskisinde köylerinde bulunan taş evleri,


















Kendine has, ama bir o kadar lezzetli ve hatta benim diyen kebaplara ağızda bıraktığı
eşsiz  tadı ile kendine hayran bırakıp kafa tutuyor.

Ve bu kebabı en iyi yapan Halil ustası, Denizli tam bir denizli.
















Yöresel özelliklerini barındırmayı kaybetmemiş yaşam büyükşehir mantığını da içine
sindirirerek hayatına devam ediyor.

Bunların hepsine ek olarak dünyanın artık kaçıncı harikasıdır bilinmez "Pamukkale"si ile de şehir davetlilerini
ağırlıyor...




6 Ağustos 2011 Cumartesi

Sarı mı güzel yoksa yaz ayında sarı Anadolu mu?

Ne oldu  da yoldan göremedik bu sarıyı? Çünkü hep bozkır dendi. Yada boz toprak. Hiç olmadı çorak dendi.
peki bu sarının mavi gökyüzü ile nasıl birleştiğini gördünüz mü? Yahut sarının ortasında bir yalnız yeşili.
Bulutların beyazı? nasıl mavinin arasında çıkıyor....

Eskişehir Bozöyük arasında bu tat başka yaşanıyor...